Mahfi Eğilmez’den çarpıcı gündem değerlendirmesi: ‘Çöküşün nedeni İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıdır’

11

Eski Hazine Müsteşarı ve iktisatçı Mahfi Eğilmez, 17 Mart ile başlayan haftada, İstanbul’daki belediyelerde Ekrem İmamoğlu öncülüğünde başlayan soruşturmalar ve tutuklamalar sırasında piyasalarda yaşananları ele aldı.

Kişisel blogunda “İki Haftanın Bilançosu” başlıklı yazısında Eğilmez, piyasalarda yaşanan oynaklığın sebeplerini ve sonuçlarını incelerken, asıl oynaklığın gösteriler öncesinde başladığını vurguladı.

Eğilmez, bundan sonrasıyla ilgili tahminlerini de paylaştı:

“En sonda söyleyeceğimi baştan söyleyeyim, bilançoyu sonra çıkarırım:

Piyasalardaki çöküşün, ekonomideki bozulmanın nedeni protestolar, mitingler değil, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıdır. Toplumun önemli bir bölümü ve muhtemelen piyasalarda karar alıcı konumunda olan çok sayıda kişi ve kurum, bu durumu bir yargı kararı olarak değil, siyasal bir müdahale olarak algıladı. O gün henüz hiçbir protesto, miting falan yokken dolar kuru 41,5’e çıktı, borsa hızla düştü, devre kesiciler çalıştı, TCMB milyarlarca dolar satarak piyasaya müdahale etti, kamu kurumları milyarlarca liralık hisse satın alarak borsadaki çöküşü durdurmaya çalıştı. Bunlar olurken ortada ne protesto ne de miting vardı. Tıpkı faiz ve enflasyon meselesinde olduğu gibi neden-sonuç ilişkisini birbirine karıştırarak insanların kafası karıştırılıyor. Bugün içinde olduğumuz durumun nedeni protestolar değil, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıdır.”

17 Mart Pazartesi günüyle başlayan haftaya girildiğinde finansal piyasalarda durum şu şekildeydi (kaynaklar: TCMB İstatistikleri, Bloomberg HT, Tradingeconomics):

  • USD / TL Kuru: 36,60
  • Gösterge Faiz: 37,09
  • TCMB Gecelik Borç Verme Faizi: Yüzde 44
  • BIST 100 Endeksi: 10.811
  • CDS Risk Primi (5 yıllık): 242

19 Mart günü Ekrem İmamoğlu gözaltına alındı. Henüz protesto eylemleri, Saraçhane toplantıları başlamamıştı. O gün piyasalarda durum şöyleydi (kaynaklar aynı):

  • USD / TL Kuru: 37,90
  • Gösterge Faiz: 41,23
  • TCMB Gecelik Borç Verme Faizi: Yüzde 44
  • BIST 100 Endeksi: 9.860
  • CDS Risk Primi (5 Yıllık): 262

FİNANSAL PİYASALARDAKİ ÇÖKÜŞÜN NEDENİ NE?

Açıkça görüldüğü üzere, protestolar henüz başlamamışken yalnızca diploma iptali ve ardından gelen gözaltı ile piyasalar bozulmaya başlamıştı. Burada neden-sonuç ilişkisini bir kez daha açık biçimde ortaya koyalım:

Finansal piyasalardaki çöküşün nedeni protestolar, gösteriler değil, İmamoğlu’nun diplomasının iptali, gözaltına alınması ve ardından tutuklanmasıdır. Protestolar ve gösteriler, neden değil sonuçtur.

USD/TL kurunun yükselmesi, uygulanan para politikasının temelini oluşturan kur çıpasını yerinden oynattı. Bunun sonucu olarak yüksek TL faizi ve sabitleşen kurdan yararlanarak para kazanmak için carry trade yoluyla gelen yabancı yatırımcılar da döviz bozdurup TL’ye dönen yerli yatırımcılar da paniğe kapılarak yeniden dövize dönmeye yöneldiler. Piyasada panik arttı ve bunun üzerine yükselen USD/TL kurunu tutabilmek için TCMB piyasaya döviz satmaya başladı.

Piyasaların 28 Mart 2025 saat 14 itibarıyla görünümü şöyleydi (kaynaklar aynı):

  • USD / TL Kuru: 38,01
  • Gösterge Faiz: 45,53
  • TCMB Gecelik Borç Verme Faizi: Yüzde 46
  • BIST 100 Endeksi: 9.460
  • CDS Risk Primi (5 Yıllık): 294

‘TCMB BU İLLÜZYONU ESKİDEN DE UYGULARDI’

TCMB’nin bugüne kadar piyasaya 30 milyar dolara yakın döviz sattığı tahmin ediliyor. Kuşkusuz bu satışlar TCMB’nin rezervlerinde ciddi kayıplara yol açtı.

Kamu kurumları, borsadaki değer düşüşünü durdurabilmek için milyarlarca liralık hisse senedi alımı yaptılar.

TCMB, politika faizinin temelini oluşturan haftalık repo ihalesi yoluyla borç verme işlemini askıya alarak yerine gecelik borç verme uygulamasını devreye soktu ve bunu yaparken de faizi Yüzde 44’ten 46’ya çıkardı. Böylece gecelik borç verme faizi politika faizi yerine geçti. TCMB’nin politika faizini artırmayıp gecelik borç verme faizini onun yerine yükseltmesinin nedeni hem siyasetçiye hem de dünyaya politika faizinin Yüzde 42,5’te kaldığı izlenimi vermekti. Mesela sürekli güncellenen bu iki sitede TCMB faizi Yüzde 42,5 görünüyor. TCMB, bu illüzyonu eskiden de uygulardı.

Kurun yükselmesinin sonuçları Kurun yükselmesi birkaç sonuç doğuracaktır. Her şeyden önce Euro kurunun yükselmesi, ihracatın ve turizm gelirlerinin ağırlıklı olarak Avrupa ülkelerine ve Avrupalı turistlere dayanması nedeniyle olumlu sonuç yaratır. Buna karşılık ithalatımız ve dış borçlarımız ağırlıklı olarak dolara dayalı olduğu için dolar kurunun yükselmesi aleyhte sonuçlara yol açar. Kurdaki yükselmenin bir başka olumsuz yanı, enflasyonla mücadele uygulamasının temel dayanağı olan sıcak para girişi ve yerli yatırımcıların dolar bozdurması eğilimini düşürmesidir. Döviz bozdurulması kurun sabitleşme eğilimine girerek enflasyonu düşürme mekanizması yaratırken şimdi iş tersine dönmektedir. Kur geçişkenliği nedeniyle yükselen kur enflasyonu da yükseltir.

‘TÜRKİYE’NİN DIŞ BORÇLANMA MALİYETLERİNİ YÜKSELTECEK’

CDS risk priminin yükselmesi, Türkiye’nin dış borçlanma maliyetlerini yükseltecektir. Gösterge faizin yükselmesi Hazine’nin iç borçlanma maliyetini yükseltecektir. TCMB’nin gecelik borçlanma faizini yükseltmesi sonucunda bankaların da mevduat faizlerini yükseltmesi, bankaların maliyetini artıracak; bu da ister istemez kredi faiz oranlarının, dolayısıyla firmaların finansman maliyetlerinin artmasına yol açacaktır. Bütün bu saydıklarımızın da enflasyonu artırıcı etkiler yaratması kaçınılmazdır.

BUNDAN SONRA NELER OLUR?

Bundan sonra neler olur? 9 günlük bayram tatili piyasalara ister istemez durulma getirir, piyasa aldırmazlığı devreye girer ve durulmaya katkı yapar. Ne var ki bu durulma, ortaya çıkan büyük güven kaybının ve karşılaşılan büyük maliyetin giderilmesini sağlayamaz.

Mehmet Şimşek