AYŞE BAYKAL
Geçtiğimiz ay içinde uyuşturucu bağlantılı iki vukuat yaşandı…
İlki, İstanbul Kâğıthane’de uyuşturucu ihbarına giden polis Hakan Telli’nin şehit edilmesi ve polis memuru Ahmet Yasin Çevik’in de yaralanmasıydı…
İkincisi, Adana’dauyuşturucu bağımlısı olan 29 yaşındaki Burak Yalçınkaya’nın çıkan tartışma sonucunda tabancayla ailesini vurması sonucunda ağabeyi Hüseyin Yalçınkaya ve minik kızının ölmesi ve beş kişinin yaralanmasıydı…
Bu olaylar haberler aracılığıyla bilgi sahibi olduklarımız. Ülkemizin en muhafazakâr şehirleri dahi uyuşturucu tehdidi altında… Uyuşturucu bağımlısı eşinin, oğlunun, kardeşinin kendilerini öldürmesinden korkan o kadar çok aile var ki… Genel seçim öncesi Türkiye’nin birçok ilini ziyaret etme ve insanlarla sohbet etme imkânı buldum. Bu ziyaretlerimdeki başlıca sorunlar; ekonomik kriz, işsizlik ve uyuşturucu idi.
İstatistikler de ülkemizi tehdit eden bu tehlikeyi doğruluyor. Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi’nin (EMCDDA) 2022 raporuna göre, İstanbul metamfetamin kullanımında Avrupa’da 10’uncu, Adana ise 16’ncı sırada yer alıyor.
Bugün size uyuşturucu bağımlılığı sebebiyle evliliğini bitirmek isteyen bir genç kadın olan Aysun’la yaptığım söyleşiyi paylaşacağım. Ebeveynlere ve ülkemizi yönetenlere söyleyecekleri var Aysun’un. Umarım sesi duyulur…
Aysun, kısaca kendini tanıtır mısın?
Ben 30 yaşındayım. İki çocuğum var. Kur’an kursu hocasıyım. 19 yaşındayken eşimle görücü usulüyle tanıştırıldım ve sevdim. Evlendik. Evliliğimizin 10. yılında eşimin uyuşturucu bağımlığı sebebiyle hayati endişe taşıdığım için boşanıyorum. Çocuklarımla birlikte ailemin yanında kalıyorum.
Evleneceğin zaman uyuşturucu kullandığını biliyor muydun?
Ben kendisiyle tanıştığım zaman kullanıyormuş ama bana ne ailesi ne de kendisi uyuşturucu kullandığını söyledi. Bilseydim asla evlenmezdim.
Şüphelenmedin mi hiç?
Aklımın ucuna dahi gelmeyecek bir şeydi. Şüphelenmedim çünkü benim ailem de veya çevremde uyuşturucu kullanan yoktu. İlkokuldan sonra Kur’an kursunda yatılı okudum. Evlenene kadar ve evlendiğimiz ilk yıllarda dikkatimi çeken tek şey; gözlerinin altları mor, gözlerinin içi kızarık olmasıydı. Sebebini sorduğumda bana “İş yerinde toz kaçıyor alerji oluyorum.” diyordu. Bir ilaç var onu kullanınca geçiyordu kızarıklığı. Meğer uyuşturucu kullandığı için gözleri o şekilde oluyormuş.
İlk ne zaman anladın?
Evliliğimizin 5. Yılıydı… Eve gelmemeye başladı. “Neredeydin?” dediğimde sinirleniyor, kendini odaya kapatıyordu. Küsüyordu bana. “Arkadaşlarımla takılıyorum, beni niye sıkboğaz ediyorsun?” diyordu. Aldığı maaştan eve çok az para veriyordu. “Maaşının kalanını ne yapıyorsun?” diye sorduğumda da sinirleniyor ve “Borçlarım var.” diyordu. Bu tartışmalar esnasında mutfağı temizlerken dolabın üstünde bir şeyler buldum… Şüphelendim ve eltimi eve çağırdım. Uyuşturucu yapımında kullanılan alet edevatmış meğer. Bayılmışım.
Eltin nereden biliyordu?
Eşimin erkek kardeşlerinin uyuşturucu kullandığını biliyordum. Eltilerim beni uyarmışlardı ama ben ihtimal vermemiştim.
Sonra ne yaptın?
Kendisiyle konuştum ne yaptığını sordum. İtiraf etti. Kurtulmaya çalıştığını ve bırakacağının sözünü verdi. Sadece zaman istedi benden. Ben de “Sabahlara kadar dışarıda olma, başına bir şey gelebilir ne yapacaksan evde yap” dedim.
Korkmadın mı?
Korkacağım bir durum yaşamadık. Ta ki bir zaman sonra kafasında kurduğu şeylere inanıp beni yapmadığım şeylerle itham edene ve saçma sapan konuşana kadar… Cep telefonlarımızın olduğu ortamda konuşmuyordu. “Bizi ve evimizi dinliyor olabilirler…” diyordu. Ben bu davranışlarının üzerine kullandığı maddeyi internetten araştırdım. Ve metamfetamin olduğunu öğrendim.
Ne yaptın?
Kimseye bir şey söylemedim. Oturdum internetten metamfetaminin ne olduğunu araştırdım. Profesörleri dinledim. Halüsinasyon olmak üzere bir sürü yan etkilerinin olduğunu öğrendim. Bu durum beni de etkiledi, ben de her şeyden şüphelenmeye başladım. İki çocuğum vardı ve zarar vermesinden endişe etmeye başladım.
Boşanma aşamasına nasıl geldiniz?
Kadir gecesiydi, eve geldi “Ben işten kovuldum.” dedi. “Nasıl oldu, ne yapacağız şimdi?” diye sordum. Bana “Bazı problemler oldu ama sen canını sıkma ben mafya babası oldum. Mehdi ilan ettiler beni.” diyerek saçma sapan konuşmaya başladı. Ben kardeşlerini aradım “Gelin kardeşinizi alın, korkuyorum.” dedim.
Kardeşleri geldiler, fakat onlarla gitmediği gibi saldırdı. Bunun üzerin polisi aradım. “Bunu alın; içerimi koyarsınız, tedavi mi ettirirsiniz bilmiyorum ama çocuklarımın ve benim can güvenliğimiz yok.” dedim. Polis bana “Kanunlar çerçevesinde bir şey yapmamız mümkün değil. Yasalar elimizi kolumuzu bağlıyor… AMATEM’e götürmemiz için tedaviyi kabul etmesi lazım. Kaymakamlığa dilekçe verirseniz Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesine yatırırlar. Ama siz bize kullandığı uyuşturucu varsa verin kullanıcı olarak bu gece içeride tutalım.” dedi. Bir poşette ot vardı verdim, incelediler ve eşimi götürdüler.
Nezarette çok kaldı mı eşin?
Nerde… Gece 12.30’da beni aradı “Eve geliyorum” dedi. Bir gece bile kalmadığı gibi beni polise şikâyet ettiğim için tehdit etti. Ben apar topar annemin evine gittim.
Ben annemin evine geldikten sonra, bayramın birinci günü, kayınvalidemin evinde bir şeye kızmış ve kardeşinin kafasında bardak kırmış, öldürmeye çalışmış. Ailesi de polis çağırmış, gelen polise saldırınca içeri alınmış.
İçeri uyuşturucudan ya da cana kasıttan değil, polise mukavemetten girdi yani.
Sonra ne oldu?
Ben halen baba evindeyim.
Eşini seviyor musun? Tedavi olsa tekrar döner misin?
Eşimi seviyorum, yuvamın yıkılmasını da istemezdim tabii ama dönmem çok zor. Ailem bana “Eşine geri dönersen bizi unut” diyor. Açıkçası psikolojik olarak ben de iyi durumda değilim. Tedavi olup iyileşse bir şeyler değişebilir belki ama mevcut sistemde zor görünüyor.
Neden?
Nasıl bir sistemimiz varsa kendi rızası olmadıkça uyuşturucudan kurtulmak için tedavi ettiremiyorsun… Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne yatırılması için kaymakamlığa dilekçe verebiliyorsun sadece… Ben dilekçe verdim fakat eşimin ailesi “Kızım sakın doktoruna uyuşturucu kullandığını söyleme, tedavi etmezler” diye tembih ettiler. Halüsinasyon gördüğünü söyledim. İki hafta kalıp çıktı hastaneden. Çünkü uyuşturucudan kurtulmak için tedavi edilmedi. Sadece psikolojik ilaçlar kullanıyor. Ben Tayyip Bey’i bir yerde görsem önünü kesip “Şu kanunları düzeltin” diye yalvaracağım. Benim gibi kaç yuva daha yıkılacak? Uyuşturucu kullananlar tedavi edilsin, satıcılar en ağır cezalarla cezalandırılsın artık.
Çocukların babalarının uyuşturucu kullandığını biliyor mu? Onlar bu durumdan nasıl etkilendi?
Kızımın yaşı büyük ve her şeyin farkında… Babasının uyuşturucu kullandığını biliyor. Küçük çocuğuma ise bir hikâye uydurdum.
Eşimin durumundan en çok oğlum etkilendi. Evde yaşanan olaylardan sonra baba evine geldiğimde oğlum sessizleşti. Bana “Babam hakkında konuşmak istemiyorum.” dedi ve o günden beri bir kere bile “baba” demedi. Çabalarımız sonunda şimdi her gün telefonla konuşuyorlar babalarıyla…
Son olarak eşin uyuşturucuya nasıl başlamış, konuştunuz mu hiç?
Bunu eşimle de, eşimin annesiyle de konuştuk. Anne ve babası, eşimi ve diğer erkek çocuklarını küçükken sanayiye vermiş. Onlar da sanayide sigaraya alışmış. Babaları evde sigara içtiklerini gördüğü zaman gece yarısı da olsa sokağa atmış… Sokaklarda kalınca da uyuşturucuya alışmışlar. İlgisizlik ve başıboş bırakılmışlık yani anlayacağınız. Baba, çocukları için sadece korku figürü… Bu kadar şey yaşadım, kayınvalidem bana hâlâ diyor ki; “Aman kızım kayınpederin duymasın, rezil olmayalım…” Ya bütün semt biliyor çocuklarının bağımlı olduğunu, kocan duysa ne olacak?
Geçmiş olsun Aysun. Umarım her şey yoluna girer.
Teşekkür ederim. Umarım aileler ve devlet sesimi duyar.